Pazar

Hiçsizleşiyorsun

Sana bulutların üzerinden yeryüzüne fısıldayan ütopik bir kadının sesiyle merhabalaşmayı anlatmamı ister misin?

Sana sevişerek ölmeyi, azala azala ölmeyi, tensel dokunuşlardaki kozmik orgazmı anlatmamı ister misin?

-Santigrad- dedikleri bilim-içi, bilinç-dışı cehennemin varoluşunu kulaklarına fısıldarken uykuya dalarak yok olmayı ister misin?

Eğer İstersen elinden tutup seni adım adım uçurumun kenarına sürükleyebilirim, hem de sonsuz bir hazla. Sonra da hafifliği tarif edilmez o boşluğa itip, düşüşündeki muhteşemliğe şiirler yazabilirim.
Hadi gel benimle. Saçlarımdan savrulan rüzgara karışıp gözlerini kapayarak gel.
Çünkü bu cehennem tam da ikimize göre.



Bana gelirken:
Giderek acizleşen bir cüruf olacaksın. Giderek yok olan. Azala azala ölen. Hiç gibi ölen. Aynaya baktığında tedirginliğinle yenilmişliğin birbirine karışacak. Titremek sende artık üşümekten değil, korkularından olmaya başladığında bana bir adım atacaksın.

-Gel bebeğim, bu cehennemde hepimize yer var.

Arkanda bıraktıklarını düşünürken yanında olanlar seni bana daha da itecek. Çünkü ben; bitmeyen bir gece bırakacağım sana. İs kokulu, ıslak, kana bulanmış ve nefes nefese. Benim en güzel gecem olacak, sen zafer sarhoşu. Hatırlayacaksın: Bir adım daha.

-Gel bebeğim bu skor tablosu senin için

Kendinden miden bulanıyor, kaçmak istiyorsun. Kaçıp gittiğin yerlerden de miden bulanıyor, kalmak istiyorsun. Çünkü gittiğin her yer senin peşinden geliyor. Çünkü gölgelerin günah dolu. Sığınacak bir kuytu arıyorken beni görüyorsun. Bir deniz kızı gibi gülümsüyorum sana ve, bir adım daha.


Uyuyamıyorsun. Uyuyamıyorsun. Uyuyamıyorsun. Kendini sokan akrep gibi yine kendi yaralarını yalayıp hayatta kalmaya çalışırken bir ayak sesi geliyor uzaktan. Panik. Çünkü Elinde ateş var. Çünkü çok tehlikeli. Çünkü Cehennemi an be an yaşatacak, niyetli, belli. Ama tadını çıkarmak istiyor. Ne yapacağını bilmiyorsun. Bilmediğin her şey seni sona, seni bana daha da yaklaştırıyor. Ve bir adım daha.

-Gel bebeğim bu ateş çemberinin ateşi sensin.

İhtimaller teorileri, teoriler çözümleri üretiyor. Çözüm bulmaya çalışırken daha beter boka saplanıyorsun. Üstün başın pislik içinde. Kaçmak, kurtulmak artık zor biliyorsun. Sur düdüğünü üflüyorum. Ama kıyamet sadece senin için kopuyor. Sen yavaş yavaş yok olurken bende kayboluyorum. Ben kayboldukça sen beni aramaya başlıyorsun karanlıkta. Seni kendi vadime çekiyorum. Ayaklarıma kapanıyorsun. Senin olan her şeyi yakmak istiyorum. Yalvarırken seni affetmem için, yaktığım ateşte bir tek kendin yanmak istiyorsun. Ağlıyorsun. Gözlerini bağlıyorum. Ağlıyorsun. Ateşin çıtırtısı vücudunun zehrine karışıyor. Ağlıyorsun. "Beni affet" diye bağırıyorsun. "Beni affet!" Seni izliyorum. Ateşin önünde ki acizliğin tapınak böceklerini andırıyor. Zavallı sen. Ağlıyorsun.
Sonra seni azad ediyorum. Kendi ateşini yakan insanlar azad edilir. Arkamı dönüp gidiyorum. Bağırıyorsun. Dönüp bakmıyorum. Çünkü biliyorum: Bir günahkara verilecek en güzel ceza onu günahıyla baş başa bırakmaktır. Uzaktan sessizce ağlamanı seyrediyorum.

Günahkarlara böyle sonlar yakışır.






18.11.2013başlangıç